15 Şubat 2012 Çarşamba

Türklere Yönelik Türkçe ve Yabancı Dillerde Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

"Türk'ün kara bahtına tüküreyim."(1)
Yabancı Dillerde:
  • "Anneciğim, Türkler geliyor." ("Mamma li Turchi"): Türkleri korkunç olarak gösteren ırkçı bir İtalyanca deyiş.
  • "Bir ite bir de Türk'e güvenilmez.": ("Keru i Turčinu nikad ne veruj"): Irkçı bir Sırpça deyiş.
  • "Bir Türk aptal değilse, o Türk değildir." ("Если турок не придурок – значит он не турок"): Türklere yönelik ırkçı bir Rusça deyiş.
  • "Bir Türk gibi bencil" ("Ljubomoran kao Turčin"): Daha çok yaşlı nesil tarafından kullanılan, dolayısıyla unutulmaya yüz tutmuş ırkçı bir Sırpça deyiş.
  • "Bir Türk vaftiz edildi!" ("Tgħammed Tork!"): Malta'da, az rastlanır bir olayı betimlemek için kullanılan ayrımcı bir deyiş.
  • "En iyi Türk, ölü Türk'tür.": ("Τουρκος καλος μονο νεκρος"): Kıbrıs Cumhuriyeti'nde askeri talim sırasında kullanılan ve 2008 yılında alınan bir kararla yasaklanan ırkçı bir deyiş. Türkiye'de Kürtlere karşı da dillendirilecek bu deyiş, ilk olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nde George Armstrong Custer'ın generali Philip Sheridan tarafından 1868'de katlettiği Kızılderililer için söylenmiştir.
  • "Eşek Türk!" ("Tork-e khar"): İlk önce Osmanlı Türkleri, daha sonra İranlı Azerileri aşağılamak için kullanılan ırkçı bir Farsça deyiş.
  • "Gerçek bir Türk" ("C'est un vrai Turc"): Kaba ve acımasız insanları betimlemek için kullanılan ırkçı bir Fransızca deyiş.
  • "Kümmeltürke": "Kimyon Türk" anlamına gelen ırkçı bir Almanca deyiş.(2)
  • "Neden ters bakıyorsun, Türk'ün domuz etine baktığı gibi?" ("Ի՞նչ ես թարս նայում, ոնց որ թուրքը խոզի մսին նայի"): Kötü kötü bakan kişiyi betimlemek için kullanılan ırkçı bir Ermenice deyiş.
  • "Onu eve alma, o bir Türk." ("لا تدع له في البيت وهو الترك"): Birisini hırsızlıkla itham ederken kullanılan ırkçı bir Arapça deyiş.
  • "(Öfkesinden) Türk oldu." ("Εγινε Τούρκος"):  Aşırı öfkelenen birini tanımlamak için kullanılan yaygın bir ırkçı Yunanca deyiş.
  • "Seni Türk!" ("Măi, turcule"): Cahil birini betimlemek için kullanılan ırkçı bir Rumence deyiş.
  • "to talk turkey to somebody": Türklere karşı ırkçı bir gönderme yapan bu İngilizce deyiş, karşı taraf hakkında samimi konuşmak anlamında kullanılmaktadır.(3)
  • "Türk" ("Turk"): Flemenkçe'de "Türk" kelimesi, kirli, barbar ya da kana susamış anlamında kullanılabilmektedir.
  • "Türk" ("Turco"): İspanyolca'da "Türk" kelimesi, birini aşağılamak için kullanılabilmektedir.(4)
  • "Türk" ("Tork"): Malta'da "Türk" kelimesi, doğası gereği korkulan ve istenmeyen kişiyi betimlemek için kullanılabilmektedir.
  • "Türk" ("турок"): Rusça'da "Türk" kelimesi, cahil birini betimlemek için kullanılabilmektedir.
  • "Türk" ("Turci"): Sırpça'da "Türk" kelimesi, kadınlara haksız ve eşit olmayan bir şekilde davranan geleneksel erkek tipini betimlemek için kullanılan ırkçı bir deyiştir. Günlük dildeki kullanım yaygınlığı az olsa da, hakaret etmek için kullanılan bu sözün anlamı taraflar tarafından açıklama gerektirmeden anlaşılabilmektedir. Bu noktada açıkça ırkçı olan durum, onaylanmayan bir davranış şeklinin belli bir ulusal kimlikle eşleştirilmesidir.
  • "Türk" ("Turoc"): Ukranyaca'da "Türk" kelimesi, Ruçca'da olduğu gibi, "aptal" kelimesinin eş anlamlısı şeklinde kullanılabilmektedir.
  • "Türk'e benzemek" ("eruit zien als een Turk"): Kirli ya da iğrenç anlamında kullanılan ırkçı bir Flemenkçe deyiş.
  • "Türk evi" ("թուրքի տուն"): Düzensiz ve kirli bir yeri betimlemek için kullanılan ırkçı bir Ermenice deyim.
  • "Türk gibi" ("à la turque"): Bir kişi ya da şeyle pervasız bir şekilde ilgilenme anlamına gelen ırkçı bir Fransızca deyiş.
  • "Türk gibi (araba) sürmek" ("rijden als een Turk", "Vozi kao Turčin"): Kötü araba kullanmak anlamına gelen ayrımcı bir Flemenkçe ve Sırpça deyim. Örneğin, ünlü bir Sırp müzik grubunun Batı'da gerçekleşen kötü şeyleri anlattığı "Batı'da Yeni Bir Şey Yok" ("Na Zapadu Ništa Novo") adlı parçasının sözleri arasında şu cümleye rastlanır: "Yorgun bir Türk araba kazasına neden oldu." ("Umımi Turčin izazvao sudar.")
  • "Türk gibi güçlü" ("Fort comme un Turc"): Türklere yönelik pozitif ayrımcı bir Fransızca deyiş. Miguel de Cervantes, 1605 yılında yayımlanan Don Kişot adlı eserinde, bu deyimi bir kadını betimlemek için şu şekilde kullanmıştır: "Yaklaşık on beş yaşında dedi Sancho, ama bir mızrak kadar uzun, bir Nisan sabahı kadar taze ve bir Türk gibi güçlü."(5)
  • "Türk gibi kara" ("Crn kao Turčin"): Her ne kadar günlük dilde hakaret etmek için kullanılmasa da, bu ırkçı Sırpça deyiş, ten rengi esmer olan insanlara yönelik olarak ve Balkanlar'daki beş yüzyıllık Osmanlı Devleti işgali döneminde sarışın olan Slav ırkının Türkler tarafından "kirletildiği" düşüncesi üzerinden dile getirilmektedir.
  • "Türk gibi küfretmek" ("Bestemmia come un Turco"): Irkçı bir İtalyanca deyim.(6)
  • "Türk gibi mi görünüyorum?" ("هل أبدو مثل الترك"): Türklere yönelik ırkçı bir Arapça deyiş.
  • "Türk gibi pis kokmak" ("Puzza come un Turco"): Irkçı bir İtalyanca deyim.(7)
  • "Türk gibi sigara içmek" ("puši kao Turčin / пуши ко Турчин", "Fumare come un Turco", "Fumer comme un Turc", "a fuma ca un turc", “Καπνιζει σαν Τουρκος”, "er qualmt wie ein Türke"): Çok sigara içen birini betimlemek için kullanılan yaygın bir ırkçı Sırpça, İtalyanca, Fransızca, Rumence, Yunanca ve Almanca deyim. Söz konusu bu deyiş, "Türk gibi tüttürmek" şeklinde de kullanılagelmektedir ve birçok farklı dilde aynı deyimin kullanılıyor olması, 1600'lü yılların başında Osmanlı topraklarına giren tütünün söz konusu topraklarda ne kadar hızlı sevilip yaygınlaştığını da göstermektedir.(8)
  • "Türk gibi sinirli olmak" ("Sint som en tyrker"): Türklere yönelik ırkçı bir Norveççe deyim.
  • "Türk ile dostluk yap, ama sopayı elinden bırakma, her an ısırabilir." ("Թուրքի հետ ընկերություն արա, բայց փայտը ձեռքիցդ բաց մի թող"): Türklerle dostluk kuran Ermenilere yönelik ırkçı Ermenilerin kullandığı, "Türk'ün dostluğu menfaatleri bitene kadardır, daha sonra zarar verir." anlamına gelen ırkçı bir Ermenice deyiş.
  • "Türk kafası" ("Tete de Turc", "Cabeza de Turco"): "Günah keçisi" anlamına gelen pozitif ayrımcı bir Fransızca ve İspanyolca deyim.
  • "Türk mezarlığının yanından geçer gibi geç." ("Prolazi kao pored turskog groblja"): Söz konusu kişi ya da şeyin görmezden gelinmesi, ona kayıtsız kalınması gerektiği anlamına gelen ırkçı bir Sırpça deyiş.
  • "Türk müsün?" ("թուրք ե՞ս"): "Aptal mısın?" anlamında kullanılan ırkçı bir Ermenice deyiş.
  • "Türk müyüm?" ("Mela jien xi Tork, jew?"): Malta'da, bir gruptan dışlanıldığı zaman kullanılan ayrımcı bir deyiş.
  • "Türk, Türk kalıyor." ("Թուրքը թուրք է մնում"): "Türk değişmez, hep barbar kalır." anlamında kullanılan ırkçı bir Ermenice deyiş.
  • "turquerie": "Türk zevkinde" anlamına gelen bu deyiş, Fransızca'da kaba, zalim ve açgözlü davranışları ifade etmek için kullanılagelmiştir.(9)
  • "türken": Büyük harfle başladığında "Türkler" anlamına gelen bu Almanca fiil, aldatmak anlamına gelmektedir.
  • "Türkenhund": Türk köpeği anlamına gelen ırkçı bir Almanca deyiş.(10)
  • "Türkenknecht": Irgat anlamında kullanılan Türklere yönelik ırkçı bir Almanca deyiş.(11)
  • "Türkler geliyor!" ("Die Türken kommen!"): Yakın bir tehlikeye işaret etmek için Avusturya'da kullanılan ayrımcı bir deyiş. Tarihi yüzyılları bulan bu ayrımcı deyişin özgün versiyonu: "Hava çoktan karardı, Türkler geliyor, Türkler geliyor!" ("Es ist schon dunkel. Türken kommen, Türken kommen!")(12)
  • "Türkler nereye, küçük Mujo oraya!" ("Kud svi Turci, tu i mali Mujo"): Türklere ve Bosnalılara yönelik bu yaygın ayrımcı Sırpça deyiş, kendi başına düşünemeyen kişinin kalabalığı takip edeceği anlamında kullanılmaktadır. Bu deyişte kalabalık, Türkler üzerinden ifade edilirken aptal kimseyi betimleyen Mujo, Bosnalılarla ilgili şakalarda kullanılan yaygın bir isimdir.
"Türk" olarak ifade edilen Osmanlı Devleti'ni çocukları katlederken gösteren
16. Yüzyıl'a ait bu resim, Macaristan Ulusal Müzesi'nde bulunmaktadır.


Osmanlıca ve Türkçe:
  • "Beyaz Türk": Türkiye'nin büyük metropollerinin çeperlerine yığılan yoksul kitleler ve onların sahip oldukları kültürü, sınıfsal ve etno-politik anlamda aşağılayarak kendisini "ulusun asıl temsilcisi", "devletin sahibi", "gerçek Türk" olarak ilan eden seçkinci bir kesimin neo-liberalizmin yükselişe geçtiği 1980'ler sonrası kendilerini tanımlama ve "ötekileri" dışlama, hor görme söylemi. Son yıllarda ortaya çıkan bu sınıfsal ve etno-politik ırkçılık hakkında, Hamit Bozarslan şunları yazar: "Türkiye'de bundan birkaç yıl önce kendilerini "beyaz Türkler" olarak tanımlayan ve "devletin sahibi" olarak gösteren seçkinci bir kesim, kentleri "işgal etmiş olan" kitlelerin "millet değil illet" olduğunu söylemekten çekinmiyordu."(13)
  • "Bir Türk, dünyaya bedeldir.": 1930'larda, Türklük tanımlamasında ırka yapılan vurgu keskinleşti. 1931'de kurulan Türk Tarih Kurumu, Türklerin Orta Asya'dan gelen ve Hitit ve Sümerliler de dahil olmak üzere birçok medeniyetin kurucusu olan savaşçı (warrior) ve efendi (master) bir ulus olduğunu savunan Türk Tarih Tezi'ni ortaya attı. Benzer bir şekilde, 1932'de yılında kurulan Türk Dil Kurumu, Türkçe'nin bütün dillerin temelini oluşturduğunu savunan Güneş-Dil Teorisi'ni yayımladı.(14)
  • "Etrak-ı bî-idrak": "Anlayıştan yoksun, cahil Türk" anlamına gelen ve Osmanlı Devleti döneminde yönetici seçkinlerin (askeri), reaya içindeki göçebe Türkmenlere yönelik olarak kullandığı ayrımcı bir deyiş. Örneğin, Evliya Çelebi "Seyahatname"de Anadolu Türklerinden "Etrak-ı bî-idrak" şeklinde bahsetmektedir.(15) Dahası, 20. Yüzyıl'a kadar etnik anlamıyla "Türk" kelimesi, Osmanlı siyasal seçkinleri tarafından aşağılayıcı bir şekilde, "kaba köylü" anlamında kullanılmıştır.(16) Nitekim, Osmanlı Devleti'ne "Türkler" olarak seslenenler, Batılı siyasetçi, tarihci ve yazarlardı.(17) Yine, Ziya Gökalp, 1913'de Türk Yurdu Dergisi'nde, "şehrîlerin tarih kitaplarında kavîm isimleri(ni) daima Etrak-ı bî-idrak, Ekrad-ı bed-nihad gibi tahkirli şekillerde" yazdığını belirtmektedir.(18)
  • "Etrak-ı napak": "Temiz olmayan, pis Türkler" anlamına gelen bu ırkçı deyiş, Osmanlı Devleti askeri sınıfı tarafından kullanılmıştır. "Etrak-ı napak" deyişi de, Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"de Anadolu'da yaşayan Türkleri betimlemek için kullandığı kavramlardan biridir.(19) (Evliya Çelebi'nin diğer milletleri betimlemek için kullandığı deyişler için bknz: Not: 20)
  • "Her Türk Asker Doğar!": Türklerin, asker bir millet olduğu mitini yeniden üreten pozitif ayrımcı bir deyiş.(21)
  • "Madem Türksün, göster ürksün": Hem milliyetçi hem de cinsiyetçi olan bu deyiş, Türklük ile erkeklik arasında ırksal bir ilişki kurarak "ulusun düşman" olarak tanımladıkları diğer etnik ve dini kimliklere saldırgan ve düşmanca bir tavrı empoze etmeyi amaçlar. D.E.R.T adlı müzik grubunun, Ermeni Soykırmı ile açıklamada bulanan ve kendi üyeleri de Ermeni olan System of a Down grubuna karşı yazdıkları "Madem Türksün" adlı parçasında söz konusu ırkçı ve faşizan söylem açıkca görülebilir. Bknz (+18): http://www.youtube.com/watch?v=BsWwGQ-v1Dg
  • "Millet-i mahkure": Osmanlı Devleti'nde kendisini "millet-i hakime" olarak gören askeri sınıf, Türkleri "aşağı/alt millet" anlamına gelen "Millet-i mahkure" terimi ile tanımlıyordu.
  • "Türk ata binse bey olur." "Türk atına binince bey oldum sanır": Alaycı bir anlam taşıyan ve Romanlar için de kullanılan bu deyiş Osmanlı zamanından mirastır.(22)
  • "Türk danişment olur, adam olmaz.": Osmanlı Devleti dönemi ayrımcı bir deyiş.(23)
  • "Türk derneği olmaz.": Yine Osmanlı Devleti mirası bir atasözü.(24) 
  • "Türk işi ödünçtür.": Osmanlı Devleti döneminde kullanılan ayrımcı bir deyiş.(25)
  • "Türk karır, kılıcı kararmaz.": Türkçe'de "Türk ihtiyarlığında genç gibi kılıç kullanır"(26) anlamına gelen ve "asker millet" mitini yeniden üreten pozitif ayrımcı bir atasözü.
  • "Türk ne bilir bayramı, lak lak içer ayranı": Yörükler ve Romanlar gibi birçok başka kimlik için de kullanılan bu deyiş, Osmanlı Dönemi mirasıdır.(27)
  • "Türk olana şehir içi zindan olur": Türk kimliğini köylülükle eşleştiren Osmanlı dönemi atasözü.(28)
  • "Türk pohpohu, Acem pehpehi sever": Yine Osmanlı Devleti döneminden kalma Türklere yönelik ayrımcı bir deyiş.(29)
  • "Türk ve tosun, çünkü doğdu anadan, öğüt aldı eşek ile danadan": Osmanlı Devleti döneminde Türklere yönelik olarak kullanılan ayrımcı bir deyiş.(30)
  • "Türk'e beylik vermişler, iptida babasını öldürmüş.": Sonradan dönüşerek Romanlara karşı kullanılan bu ayrımcı atasözünün özgün hali, burada görüldüğü şekliyle aslında Türklere yöneliktir. Bu atasözü, 16. ve 17. Yüzyıllarda Osmanlı toplumunda ortaya çıkan, Osmanlı Devleti'nin Şeyh Celal İsyanı (1519) üzerinden Alevi ve Türkmen kimlikleriyle özdeşleştirdiği Celali İsyanları'nın sonucudur ve ona atıf yapar.(31)
  • "Türk-i bed-lika": "Çirkin suratlı Türk" anlamına gelen bu ırkçı deyiş, Osmanlı Devleti askeri sınıfı tarafından kullanılmıştır.
  • "Türk-i sütürk": Farsça "büyük", "heybetli" anlamına gelen "sütürg" kelimesi", Osmanlı Devleti askeri sınıfı tarafından "Azgın Türk" anlamında kullanılmıştır.
  • "Türk'ün bildiğini tilki bilmez."(32): Türkleri "kurnaz" ve "akıllı" olarak gösteren pozitif ayrımcı bir atasözü.
  • "Türkiye Türklerindir!": Kurulduğu 1948 yılından beri Türkiye'nin en çok satan gazetelerinden biri olan Hürriyet'in değişmeyen ayrımcı sloganı.
  • "Türk'ün aklı sonradan gelir."(33): Türkçe'de kullanılan özeleştirel bir deyiş. Bu deyişin argo dilde yer bulan daha farklı bir versiyonu ise "Türk'ün aklı ya kaçarken ya sı... gelir." Bu son deyişin Kürtler için de kullanıldığı gözlemlenmektedir.
  • "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.": Hayali ya da gerçek iç ve dış düşmanların varlığını süreklileştirerek uluslararası alanda yalnızlaşma ve ulusal ölçekte paranoya üreten Türk milliyetçiliğinin kurucu mitlerinden birisi.
* Bu kategoriye katkıda bulunan Sühelya Demir, Margaux Prival, Kevork Galloşyan, Stavriani Zervakakou, Inna Kholondovych, Tunç Şen, Eleştirel Günlük, Yasamin Moein, Nadja Micic, Renata ve Yol İzi'ne teşekkür ederim.

1. Kemal Tahir, Kurt Kanunu, 1969.
2. "Turkey, Sweden and the European Union Experiences and Expectations", Swedish Institute for European Policy Studies, Nisan 2006, s. 6.
3. A.g.e., s. 6.
4. A.g.e., s. 6.
5. Miguel de Cervantes, Don Quixote, trans. John Ormsby, The Pennsylvania State University, 2000, Chapter XIII., s. 463.
6. "Turkey, Sweden...", a.g.e., s.6.
7. A.g.e., s.6.
8. Ahmet Yüksel, "Türkiye'de Tütüncülerin Kaçakçılaşma Sürecinde Kolculuğun Baskısını İki Kolcunun Tercüme-i Halinden Anlama Denemesi", Kebikeç, Sayı: 34, 2012, s. 186.
9. "Turkey, Sweden...", a.g.e., s. 6.
10. A.g.e., s. 6.
11. A.g.e., s. 6.
12. A.g.e., s. 7.
13. Hamit Bozarslan, Ortadoğu'nun Siyasal Sosyolojisi, İstanbul: İletişim Yayınları, 2012, s. 110.
14. Ayşegül Altınay, The Myth of the Military Nation, NY: Palgrave Macmillan, 2004, s. 20 - 21.
15. Ülkü Çelik Şavk, Sorularla Evliya Çelebi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 2011, s. 22.
16. İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul: Alkım Yayınevi, 25. Baskı, 2006, s. 62.
17. Örneğin, 1513'te kaleme aldığı "Prens" adlı eserinde Machiavelli, Osmanlı Devleti'nden şu şekilde bahseder: "Bütün Türk İmparatorluğu, diğer herkesin onun kulu olduğu tek bir Prens tarafından yönetilir." Niccolo Machiavelli, The Prince, New York: Pocket Books, 2004, s. 18.
18.Metin Çınar, Anadoluculuk Hareketinin Gelişimi ve Anadolucular ile Cumhuriyet Halk Partisi Arasındaki İlişkiler (1943 - 1950), Ankara: (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi, 2007, s. 35.
19. Şavk, s. 22.
20. "Kazak-ı ak" ("inatçı Kazak"), "Rus-ı menhus" ("uğursuz Ukranyalılar"), "Portukal-ı dal" ("avare Portekizli"), "Migril-i rezil" ("rezil Megreliler"), "Erdel-i erzel" ("utanmaz Transilvanyalılar"), "Macar-ı füccar" ("zinacı Macarlar"), "Alaman-ı bi-eman" ("hain Almanlar"), "Urban-ı uryan" ("çıplak Araplar") ve "Urban-ı bi-edyan" ("dinsiz Araplar"). Şavk, s. 22.
21. "Asker Millet" miti için bknz: Altınay.
22. Ziya Gökalp, "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak", Türk Yurdu, Cilt: 4, Sayı: 46, 21 Ağustos 1913. 
23. A.g.e.
24. A.g.e.
25. A.g.e.
26. TDK - Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü.
27. Gökalp, a.g.e.
28. A.g.e.
29. A.g.e.
30. A.g.e.
31. Kudret Emiroğlu, "Çok hayr ü şer işledik: Eşkıyalığa Giriş", Kebikeç, S. 33, 2012, s. 16.
32. Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Karaman Halk Kültürü, Atasözleri ve Deyimler, http://www.karamankulturturizm.gov.tr/
33. Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü, İstanbul: İnkilap Kitabevi, m. 2437.

I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ne Karşı Bir Çarlık Rusya Propoganda Afişi

Kürtlere Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

Dersim Katliamı (1937) Sonrası Kimsesiz Kalmış Kürt Çocukları
  • "Acemi nalbant Kürt eşeğinde dener kendini."(1): "Mesleğinde yeni olan kimse, ilk denemelerini gözden çıkarılabilecek malzeme üzerinde yapar." anlamına gelen ayrımcı bir atasözü. Aynı atasözünün gayri-Müslimler üzerinden de dillendirildiği görülmektedir.
  • "Ağaçtan maşa, Kürt'ten paşa olmaz.": Kürtleri aşağılamaya yönelik ırkçı bir atasözü.
  • "Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete"(2): Kürtleri saf ve cahil olarak gösteren ayrımcı bir deyiş. (Uzun İskender: "Kürt kısmında akıl olmaz derler." Bu laf her Kürde mahsus değil. Bizim Hamo dayıda Mustafa Kemal Paşa aklı vardı yavrum, hiç eksik değil, Mustafa Kemal aklı." Kemal Tahir - Rahmet Yolları Kesti)(3)
  • "Ayıdan post olmaz, Kürt'ten dost olmaz.": Kürtleri aşağılama amacı güden ırkçı bir atasözü.
  • "Çingen çalar, Kürt oynar."(4): Uyumsuz ve karışık yer veya durumu ifade etmek için kullanılan bir deyiş.
  • "Dağlı Türkler": Erken Cumhuriyet döneminde, Kürtlerin aslında dağ Türkleri olduğunu savunan çalışmalar yayımlandı. Örneğin, M. Şerif Fırat'ın 1945'te tamamladığı ve daha sonra Başbakan Cemal Gürsel tarafından övgüyle sunulacak olan "Doğu İlleri ve Varto Tarihi" çalışması, şu cümlelerle başlamaktaydı. "Doğu illerimizin çeşitli bölgelerinde ve en çok dağ eteklerinde, sarp ve arızalı arazide ve yüce dağların çevirdikleri ova ve zengin yaylalarda yaşayan ve bugün çiftçilik ve koyunculukla geçinen eski Türk ve Türkmen aşiretler, bugün Kurmançi ve Zaza dilleriyle söyleştikleri için bunlara Kürt denilmektedir. Gerçekten Türk soyundan olan bu dağlı Türkler..."(5)
  • "Ekrad-ı bed-nihad": Osmanlı Devleti döneminde "kötü huylu Kürtler" anlamında kullanılan ayrımcı bir deyiştir. Ziya Gökalp, 1913'de Türk Yurdu Dergisi'nde, "şehrîlerin tarih kitaplarında kavîm isimleri(ni) daima Etrak-ı bî-idrak, Ekrad-ı bed-nihad gibi tahkirli şekillerde" yazdığını belirtmektedir.(6)
  • "Ekrad-ı vahş": Osmanlı Devleti döneminde kullanılan ve "vahşi Kürtler" anlamına gelen ayrımcı bir deyiş.
  • "En iyi Kürt, ölü Kürt'tür.": Kürt meselesinin gündemde olduğu son 30 yılda gittikçe yaygınlaşarak günlük dilde kullanılagelen bu deyiş, Kürtlere karşı açık ırkçı ve kafatasçı bir söylem geliştirme amacı güder. Aslında bu deyiş, ilk defa, Amerika Birleşik Devletleri'nde George Armstrong Custer'ın generali Philip Sheridan tarafından 1868'de katlettiği Kızılderililer için söylenmiştir.
  • "Eşeğe Kürt demişler, iki hafta saman yememiş.": Kürtlere yönelik ırkçı bir deyiş.
  • "Gördün mü bir Kürt, iki sok bir dürt.": Kürtlere yönelik ırkçı söylemin ortaya attığı bir deyiş.
  • "Herkes sakız çiğner, ama Kürt kızı tadını çıkarır."(7): "Bir işi iştahla ve dikkat çekecek şekilde yapacak olan kişi, o işin meraklısıdır." anlamında kullanılan ayrımcı bir deyiş. (Aynı deyiş, "Çingene kızı tadını çıkarır" şeklinde de söylenmektedir.
  • "Kapına iti, yakana Kürdü bulaştırma.": Kürtleri aşağılayan ırkçı bir deyiş.
  • "Keko": "Dost", "kardeş", "ağabey" anlamına gelen bu Kürtçe kelime, Türkçe'de ırkçı bir anlam kaymasıyla saf, kolayca kandırılabilen, aldatılmaya ve dalga geçilmeye açık anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
  • "Kıro": "Erkek çocuk", "genç erkek" anlamına gelen bu Kürtçe kelime, Türkçe'de ırkçı bir anlam kaymasıyla "maganda" kelimesinin yerine kullanılmaya başlanmıştır.
  • "Kürde el ver kol ister, yatmaya yer ister.": Kürtleri yüzsüzlükle özdeşleştiren ırkçı bir atasözü.
  • "Kürde paşalık gelmiş, kılıcını bileğinde sınamış.": Kürtleri aşağılama amacı güden ırkçı bir atasözü.
  • "Kürdü çuvala koymuşlar, matahı dışarıda kalmış.": Kürtlere yönelik ırkçı başka bir atasözü.
  • "Kürdü koyma avluya, Kürt'ten olmaz evliya." / "Kürt'ten olsa da evliya, koyma avluya, ya samı çalar ya sambağa": Kürt'ten ne olursa olsun zarar geleceği anlamına gelen ırkçı bir atasözü.
  • "Kürdün aklı ya kaçarken ya sı... gelir.": Bu argo deyişin Türkler için de söylendiği gözlemlenmektedir.
  • "Kürdün kocayanına keçi güttürürler": Kürtleri aşağılayan ırkçı bir deyiş.
  • "Kürdün yağı çok olursa, hem yer hem yüzüne sürer."(8): Romanlara karşı da dillendirilen bu ırkçı atasözü, Kürtleri açgözlü gösterir.
  • "Kürt, balta ile saat onarır.": Kürtleri cahil gösteren ırkçı bir atasözü.
  • "Kürt, gavura göre Müslümandır.": Kürtleri "kötünün iyisi" olarak gösteren, hem gayri-Müslimleri hem de Kürtleri aşağılayan ırkçı bir deyiş.
  • "Kürt getirdiğini yemez, yemeden de gitmez.": Kürtlere yönelik ırkçı bir deyiş.
  • "Kürt ne bilir bayramı, hor hor içer ayranı.": Yörüklere karşı da kullanılan bu ırkçı deyiş, Kürtleri cahil ve barbar olarak göstermeyi amaçlar.
  • "Kürt yemeğini yer, çarığına bakar.": Kürtleri yalnızca kendi menfaatleri peşinde koşan kimseler olarak gösteren ırkçı bir atasözü.
  • "Laz, Kürdün deniz görmüş halidir": Hem Lazları hem de Kürtleri aşağılama amacı güden ırkçı bir deyiş.
  • "Öcünü deli Kürt kırk yılda almış da, "Oh ne çabuk aldım," diyerek sefasından bayılmış.": İnatçı ve kinci olmanın "Kürt hesabı" olduğunu savunan ırkçı bir atasözü. Ör: Çerçi Süleyman: "İnat adam oldun mu, ayrıca deve kinli olursun. Kürt hesabı: Öcünü deli Kürt kırk yılda almış da, "Oh ne çabuk aldım," diyerek sefasından bayılmış. Kin güden adam inat olacak ki kendine yapılanı bir vakit unutmayacak..." (Kemal Tahir - Rahmet Yolları Kesti)(9)
* Bu kategoriye katkıda bulunan Eleştirel Günlük, Elfe Dante, Özden, Sadık Ahmet Odabaş ve ozguniloğlu'ya teşekkür ederim.

1. Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü, İstanbul: İnkilap Kitabevi, m. 15.
2. Hulki Aktunç, Türkçe'nin Büyük Argo Sözlüğü, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, 1998, s. 35.
3. Kemal Tahir, Rahmet Yolları Kesti, İstanbul: İthaki Yayınları, 4. Baskı, 2011, s. 41.
4. Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Karaman Halk Kültürü, Atasözleri ve Deyimler, http://www.karamankulturturizm.gov.tr/
5. M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Dördüncü Baskı, 1981, s. 11.
6. Metin Çınar, Anadoluculuk Hareketinin Gelişimi ve Anadolucular ile Cumhuriyet Halk Partisi Arasındaki İlişkiler (1943 - 1950), Ankara: (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi, 2007, s. 35.
7. Aksoy, m. 1440.
8. A.g.e., m. 1957.
9. Tahir, s. 59.

Kırzıoğlu M. Fahrettin - Her Bakımdan Türk olan Kürtler (bknz: "Dağlı Türkler" deyişi)

Yahudilere Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

  • "(Bir yeri) havraya çevirmek": Kalabalık ve gürültülü yerleri betimlemek için kullanılan bu deyim, Yahudilerin ibadet merkezlerine ayrımcı bir atıf yapmaktadır.
  • "Çıfıt": Büyük harfle başladığında "Yahudi" anlamına gelen bu terim, küçük harfle yazıldığında "hilebaz", "düzenbaz" anlamına gelmektedir.(1)
  • "Çıfıt çarşısı gibi": Karmakarışık yerleri betimlemek için kullanılan anti-semitist bir deyim.
  • "Çingene'den çoban olmaz, Yahudi'den pehlivan.": Bu ırkçı atasözüne göre, Çingene dürüst ve Yahudi cesur olmadığı için bunlar, sırasıyla, çoban ve pehlivan olamazlar.
  • "Kelepir karşısında parlayan bir Yahudi gözüyle bakmak": Yahudileri açgözlü ve fırsatçı olarak göstermeyi amaçlayan bu ırkçı deyiş, Ömer Seyfettin'in "Keramet" adlı öyküsünde şu şekilde geçer: "Çiroz Ahmet kelepir karşısında parlayan bir Yahudi gözüyle bunlara baktı."
  • "Musevi gibi kazan, fakat Bulgar gibi sarfet; mutlak zengin olursun.": Yahudilerin para kazanmak konusunda hünerli, Bulgarların ise paralarını harcamaya kıyamacayak kadar tutumlu olduğunu belirten bu deyiş, aslında bu iki ulusal kimliği ötekileştirme amacı güder. Nitekim bu deyiş, 27 Mayıs 1951 tarihli Milliyet gazetesi haberinde Bulgarları aşağılama amacıyla kullanılmıştır.(2)
  • "palavra": İspanyolca "söz", "kelime" anlamına gelen "palabra" teriminin İspanyolca'nın "Ladino" adı verilen bir lehçesini konuşan Sefarad Yahudileri'ni aşağılamak için dile yerleşmiş bir anlam kayması.
  • "Sarı Yahudi": Paraya düşkün anlamına gelen bu ırkçı deyiş, Yahudileri cimrilik ve paraya düşkünlükle özdeşleştirir.
  • "Yahudi pazarlığı": Yahudilerin cimri olduğunu ima eden anti-semitist bir deyim.
  • "Yahudi züğürtleyince eski defterleri açarmış.": Yahudileri aşağılayan ırkçı bir atasözü.
* Bu kategoriye katkıda bulunan Gülden Özkan, Elfe Dante ve Defne Jones’a teşekkür ederim.

1. TDK - Güncel Türkçe Sözlük.
2. "Demirperde Arkasında", Milliyet, 27.05.1951, www.gazetearsivi.milliyet.com.tr

Berlin Judisches Museum: Katledilen Yahudiler için Anıt


Gayri-Müslimlere Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

"500 yıl efendiliğini ettiğimiz, sütçü Bulgarlar, 
domuz çıbanı Sırplar ve meyhaneci Yunanlar."(1)
  • "Acemi nalbant gavur eşeğinde dener kendini."(2): "Mesleğinde yeni olan kimse, ilk denemelerini gözden çıkarılabilecek malzeme üzerinde yapar." anlamına gelen ayrımcı bir atasözü. Aynı atasözünün Kürtler üzerinden de dillendirildiği görülmektedir.
  • "Bugün pazar, gavurlar azar."(3): Gayri-Müslimleri aşağılamaya yönelik ayrımcı bir deyiş.
  • "Gavur": Bu kelime, günlük dilde Gayri-Müslim ile kötüyü özdeşleştirir. Argo kullanım anlamı ise "kasap"tır.(4) "- İttihatçı ne demek? - İttihatçı mı? Savaşta bunlar yendirmiş bizi... Vatan hainiymiş bunlar... Bildiğin, gavur..." (Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı)(5)
  • "Gavur a.. gibi yanmak": Irkçı ve cinsiyetçi argo bir deyiş. "Reco'nun binbir emekle çizdiği resimleri gavur a.. gibi yanan sobaya soktu." (Metin Kaçan - Ağır Roman)(6)
  • "Gavur etmek"(7) / "Gavur olmak": Boşa götürmek anlamında kullanılan ayrımcı bir deyim.
  • "Gavur eziyeti": Bile bile verilen zahmeti ya da eziyetli işi anlatmak için kullanılan ayrımcı bir deyim.
  • "Gavur gavurluğunu yapar.": Kötüden kötülük gelir anlamında kullanılan ayrımcı bir deyiş.
  • "Gavur icadı": Özellikle teknik konudaki yeniliklere yönelik tutucu duruşun ayrımcılıkla birleşen ifadesi.
  • "Gavur inadı": Yumuşatılamayacak inat türünü anlatan ayrımcı bir deyim.
  • "Gavur orucu gibi uzamak": Bir işin gereğinden çok sürdüğü anlamında kullanılan ve Türk Dil Kurumu sözlüğünde halen bulunabilen ayrımcı bir deyim.
  • "Gavur ölüsü": Günahı bol olduğu için oldukça ağır anlamına gelen bu ayrımcı deyim, gayri-Müslimleri aşağılama amacı güder. 
  • "Gavur tohumu" / "Gavur dölü": Gayri-Müslimleri aşağılamak için kullanılan bu ayrımcı deyim, Müslüman bir kimse için kullanıldığında "hain" anlamına gelir.
  • "Gavur tüfeği gibi yatmak": "İşe yaramaz", "tembel" anlamında kullanılan ayrımcı bir deyim.
  • "Gavurun (cavırın) ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını çalar (kuşanır)."(8): "Kişi, hoşlanmasa da, geçimini sağlayan kişiye hizmet eder." anlamında kullanılan ve Türk Dil Kurumu sözlüğünde halen bulunabilen ayrımcı bir atasözü.
  • "İstavroz fidesi": Hıristiyanlara karşı kullanılan bu ayrımcı deyim, "gavur tohumu" ile aynı anlama gelir.
  • "İstavrozundan başlamak": Hıristiyanlara ayrımcı bir gönderme yapan bu deyim, ağır küfür edileceğini belirterek göz korkutma amacı güder.
  • "İstavrozunu şaşırmak": Neye uğradığını bilmemek anlamına gelen ayrımcı bir deyim. 
  • "Kırk yıldır patriğin eşeğini becermek": Bu ırkçı ve cinsiyetçi deyiş, tecrübeli kişileri betimlemek için kullanılır.
  • "Kürt, gavura göre Müslümandır.": Kürtleri "kötünün iyisi" olarak gösteren, hem gayri-Müslimleri hem de Kürtleri aşağılayan ırkçı bir deyiş.
  • "Madam": Gayri-Müslim kadınları ifade etmek için kullanılan alaycı bir yakıştırma.
  • "Papaz": Hırıstiyan din adamı anlamına gelen bu terim argo kullanımında; "hoşgörüsüz ve yaşlı kimse", "yaşlı ve nemrut erkek" ve "hela" anlamına gelir.(9)
  • "Papaz olmak": İki ya da daha fazla kişi arasındaki ilişkinin bozulması durumunda kullanılan ayrımcı bir argo deyiş.
  • "Papaz uçurmak": İçkili alem yapmak anlamına gelen ayrımcı bir argo deyiş. "Bir akşam şunun şurasındaki incirlerin altında çilingir sofrasını kurup bir papaz uçuralım." (Osman Cemal Kaygılı - Çingeneler)(10)
  • "Papaza borcunu ödemek": İşemek, dışkılamak anlamına gelen ayrımcı bir argo deyiş.(11)
  • "Papaza gitmek": Tuvalete gitmek anlamına gelen ayrımcı bir argo deyiş.(12)
  • "Papazcı": Üçkağıtçı anlamına gelen ayrımcı bir argo deyiş.(13)
  • "Papazı bulmak": Kötü bir sonuçla karşılaşmak ya da ölmek anlamına gelen ayrımcı bir argo deyiş. "Senin pencereye bir erketeci koymazsan hep beraber papazı bulduğumuz gündür, gözünü seveyim babacığım, göster kendini." (Ratip Tahir Burak - Hapishane Hatıraları)(14)
  • "Papazı kaçırmak": Bu ayrımcı argo deyiş, eğlencenin dozunu kaçırmak anlamına gelir.(15)
  • "Para kısmını gavur kazanır, Müslüman harcar."(16): Özellikle İç Anadolu'da kullanılan gayri-Müslimlere yönelik ayrımcı bir atasözü. Ör: "Bir zamanlar "Parayı gavur kazanır, Müslüman yer" dermişiz. Çoktandır, "Araçları gavur yapar, biz hazıra konarız keka!" diyoruz." (Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı)(17)
* Bu kategoriye katkıda bulunan Gülden Özkan'a teşekkürler.

1. Yusuf Akçura, Türk Yurdu Dergisi, Cilt. 3, 1913.
2. Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü, İstanbul: İnkilap Kitabevi, m. 15.
3. Margulies, bu deyişin Yahudilere uyarlanmış bir versiyonunu, İstanbul Yahudileri üzerine yazdığı kitabın başlığı için kullanmıştır: Roni Margulies, Bugün Pazar Yahudiler Azar: İstanbul Yahudileri Hakkında Kişisel Bir Gözlem, Kanat Kitap, 2006.
4. Hulki Aktunç, Türkçe'nin Büyük Argo Sözlüğü, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, 1998, s. 119.
5. Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı, İstanbul: İthaki Yayınları, 3. Baskı, 2007, s. 14.
6. A.g.e., s. 119.
7. A.g.e., s. 119.
8. Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü, İstanbul: İnkilap Kitabevi, m. 1230.
9. Aktunç, s. 233.
10. A.g.e., s. 234.
11. A.g.e., s. 233.
12. A.g.e., s. 233.
13. A.g.e., s. 233.
14. A.g.e., s. 233 - 234.
15. A.g.e., s. 234.
16. Kemal Tahir, Rahmet Yolları Kesti, İstanbul: İthaki Yayınları, 4. Baskı, 2011, s. 71.
17. Tahir, Yorgun Savaşçı, s. 111.

Varlık Vergisi'ni ödeyemeyen Gayri-Müslümler, dönemin modasına uygun olarak toplama kamplarına gönderiliyordu: 1943 tarihli Cumhuriyet Gazetesi 

Ermeni ve Rumlara Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

  • "Agop'un kazı gibi yutmak": Yemeği çabuk ve açgözlü bir şekilde yemek anlamına gelen bu ırkçı deyim, Ermenileri açgözlülükle özdeşleştirir.
  • "Erindiğinden Ermeni'ye dayı demek": Özellikle Gaziantep yöresinde üşengeç insanları betimlemek için kullanılan ırkçı bir deyim.
  • "Ermeni!": "Ermeni" terimi, özellikle annelerin çocuklarına sinirlendiklerinde, "zalim", "eziyet eden" kişi anlamında kullandıkları ırkçı bir ünlemdir.
  • "Ermeni dölü / Ermeni tohumu"/"Rum dölü / Rum tohumu": Ermenileri / Rumları aşağılamak için kullanılan bu deyim, Ermeni / Rum olmayan kişiler için kullanıldığında "hain" anlamına gelir. 
  • "Ermeni feneri gibi dönmek"(1): Sözünde durmamak, çıkarına göre taraf değiştirmek anlamında kullanılan ırkçı bir deyim.
  • "Ermeni gelini gibi (kırıtmak)": Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde halen bulunabilen, ağır ya da yavaş hareket etmek anlamında kullanılan bu ırkçı ve cinsiyetçi deyim, dolaylı olarak Ermeni kadınları aşağılama amacı güder.
  • "Madem ki Ermeni, istemeden vermeli.": Hem ırkçı hem de cinsiyetçi olan bu argo deyiş, Ermenileri aşağılamak için uydurulmuştur.
  • "Marika" ("Az ye de, kendine bir Marika tut." / "Sofrayı da Marika kaldırsın."): Cumhuriyet'in ilk yıllarında, İstanbul'da yaşayan fakir Rum ailelerin kızlarının ismi, genelde, "Marika" olurmuş ve bunlar, çoğunlukla, evlerde hizmetçi olarak çalışırmış. İçinde "Marika" isminin geçtiği bu ve benzeri deyişler, halen İstanbul'da yaşayan Rumlar ya da Batı Trakya göçmenleri arasında kullanılmaktadır.
  • "palikarya" ("παληκαρια"): Yunanca'da "delikanlı" anlamına gelen "palikari" kelimesinin çoğulu olan bu kelime, Türkçe'de İstanbul'da yaşayan Rumlara ya da Yunan ve Kıbrıs askerlerine yönelik olarak "ödlek", "korkak" anlamında kullanılmıştır. "Caddede bir patırtı olmuyor mu, yüreğim hopluyor! "Palikaryalar bastı" diyerek aklım sıçrıyor." (Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı)(2)
  • "Rum hatunu yatakta, Ermeni hatunu mutfakta yapmak": Hem ırkçı hem de cinsiyetçi olan argo bir deyiş.
  • "Şarabı dökülmüş Ermeni gibi susmak": Susup kalmak anlamında kullanılan ırkçı bir deyim.
* Bu kategoriye katkıda bulunan Gülden Özkan, Ersin Akyüz, Stavriani Zervakakou ve Önder Çırık'a teşekkür ederim.

1. Halit Bardakçı, Bütün Yönleriyle Ermenek. (1976)
2. Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı, İstanbul, İthaki Yayınları, 3. Baskı, 2007, s. 192.

1915 Ermeni Tehciri Sırasında Ermeni Kadın ve Kız Çocukları

6-7 Eylül (1955) Olayları


Araplara Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri

  • "Anladıysam Arap olayım.": Söylenen söz ya da yaşanan durumun anlaşılmayacak kadar saçma ya da karmaşık olduğunu ifade eden ve Araplar üzerinden renk ayrımcılığı yapan bir deyimdir.
  • "Arap eli öpmekle dudak kararmaz."(1): Kirli, pis ya da çirkin bir şeye bulaşmakla insanın kirlenmeyeceği anlamına gelen bu atasözü, Araplara ten renklerinden ötürü ırkçı bir gönderme yapmaktadır.
  • "Arap gibi olmak": Simsiyah olmak, kararmak anlamında kullanılan ırkçı bir deyim.
  • "Arap olayım": "Söylediğim söz doğru değilse simsiyah olayım." anlamında kullanılan ırkçı bir deyim. Örneğin, "kahve içersen Arap olursun" deyişi, çocukları kahve içmek gibi alışkanlıklardan uzak tutmak için, "kararırsın", "simsiyah olursun" anlamında söylenmektedir.
  • "Arap saçına dönmek": Bir şeyin karmakarışık olması durumunu ifade eden bu deyim, Araplara ırkçı bir gönderme yapmaktadır.
  • "Arap yağı bol buldu mu, kıçına başına sürermiş.": Görmemiş insanları betimlemek için Araplar üzerinden söylenen ırkçı bir deyiş.
  • "Fotoğrafın Arabı": "Negatif" anlamına gelen bu deyiş, Araplara yine ten renkleri üzerinden gönderme yapmaktadır.
  • "İçtin şarabı, ...tin Arabı.": Araplara gönderme yapan ırkçı ve cinsiyetçi argo bir deyiş.
  • "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın zekeri": Arapların ne şekerinden ne de askerinden hayır gelmeyeceğini ifade eden ırkçı bir deyiş. Bu ayrımcı deyiş, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü" şeklinde de kullanılmaktadır. Ayrıca, "zeker" kelimesinin "erkeklik organı" anlamına geldiğini de not etmek isteriz.
* Bu kategoriye katkıda bulunan ugocmus’a teşekkür ederim.


1. Şevkiye Kazan, "Yöremiz Atasözleri ve Deyimleri ile Mahalli Söyleyişlerinden Derlemeler", I. Burdur Sempozyumu, s. 1541, http://sempozyum.mehmetakif.edu.tr/1burdursempozyumu/cilt14/14.13.pdf


Romanlara Karşı Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri



Aşağıdaki Türkçe deyişlerde açıkça görüleceği gibi Romanlar, evrensel olarak ırkçılığa en çok maruz kalmış topluluklardan birisidir. Onlar da, kendi toplulukları dışındakileri budala, ahmak ya da barbar anlamına gelen "gaco" terimiyle niteleyerek tepki vermişlerdir.(1)
  • "72 buçuk millet": "Bütün dünya" anlamına gelen bu deyişteki "buçuk" Romanların tam bir millet olmadığı anlamına gelir. Ör: "Yetmiş iki buçuk millet Çanakkale'ye yüklendi." (Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı)(2)
  • "Çingen": Açgözlü, cimri ve arsız anlamında kullanılan bu terim, Romanlara yönelik evrensel ırkçılığın Türkçe'deki izdüşümüdür.
  • "Çingen beygire binmiş, paşa oldum sanmış."(3): Romanları aşağılayan ırkçı bir atasözü.
  • "Çingen çalar, Kürt oynar."(4): Uyumsuz ve karışık yer veya durumu ifade etmek için kullanılan bir deyiş.
  • "Çingen eşeği önden gider.": Romanları aşağılayan ırkçı bir atasözü.
  • "Çingen hesabı yapmak.": Önemsiz, ufak şeyleri hesap etme anlamında kullanılan bu ırkçı deyim, Romanları aşağılama amacı güder.
  • "Çingen takımı": Romanlardan olanları ifade etmek için kullanılan yaygın bir ayrımcı deyiş. Ör: "Bu Aşık Niyazi, esasında Alevi değildi. (...) Kimi "Çingen takımı" diyor, kimi "mahpusane kaçağı"..." (Kemal Tahir - Rahmet Yolları Kesti)(5)
  • "Çingene borcu": Önemsiz ve dağınık borçları betimlemek için kullanılan bu deyim, Romanlara ırkçı bir gönderme yapmaktadır.
  • "Çingene ciğer pişirir, yemeden karnın(-ı) şişirir."(6): Yemeği bitmesin diye yemeden doyduğunu söyleyecek kadar cimri olan kişiyi betimlemek için kullanılan bu atasözü, Romanları cimrilik ve görgüsüzlükle özdeşleştirir. Bu deyişin farklı bir versiyonu da şu şekildedir: "Çingene ciğer pişirir, yarısını küle düşürür."
  • "Çingene çergesi / Çingene çadırı": Derme çatma ve pis bir yeri betimlemek için kullanılan bu ırkçı deyim, Romanların yaşam alanlarını yoksulluk ve kirlilikle özdeşleştirir.
  • "Çingene çergesinde (çatırında) musandıra ne arar?"(7): Yoksul kimselerden bir şey beklenemeyeceği anlamına gelen bu ırkçı deyiş, Romanları aşağılama amacı güder.
  • "Çingene çorbası": Karmakarışık ya da darmadağın durumları ifade etmek için Romanları simge olarak kullanan ayrımcı bir deyim.(8)
  • "Çingene çingeneden köy kıskanır."(9): Romanları, birbirlerini çekemeyen insanlar olarak betimleyen ırkçı bir atasözü.
  • "Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak (eleği) boynuna geçmez."(10): "Bayağı kişilerin utanmaları için birbirlerine girmeleri gerekir." anlamına gelen bu ayrımcı atasözü, bayağı sıfatını çingene kelimesiyle özdeşleştirir.
  • "Çingene düğünü": Gürültülü ve düzensiz bir topluluğu anlatan bu ırkçı deyim, Romanların yaşam biçimlerini kargaşa ile özdeşleştirir.
  • "Çingene erişemediği harmanı, zekatına sayarmış.": Romanları aşağılamaya yönelik ırkçı bir atasözü.
  • "Çingene eteği": Fırfırlı ve rengarenk parçaların birleşmesiyle oluşan etekleri anlatan bu deyim, Romanların giyim tarzını kalıplaştırır.
  • "Çingene evinde kaymak eğlenmez / bulunmaz."(11): Romanları açgözlü ya da düzensiz olarak niteleyen ırkçı bir atasözü.
  • "Çingene göçü": Düzensiz göçü betimleyen bu deyim, yine Romanları kargaşa ile özdeşleştirir.
  • "Çingene haraççısına benzer."(12): Romanları kötü ve güvenilmez gösteren ayrımcı bir atasözü.
  • "Çingene ile evlenince tuğla eriyinceye kadar yıkanılsa cünüplük çıkmaz.": Günlük dilde sıkça kullanıldığı görülen ve doğrudan Romanları hedef alan bu ırkçı deyişin, internette rastlanabilecek birçok dini sitede cahillik olarak ayıplanıp reddedildiği görülmektedir.
  • "Çingene imanı": Şüpheli, sağlam olmayan inanış anlamında kullanılan ırkçı bir deyiş. Romanlara yönelik bu ve bunun gibi ırkçı deyişleri basan özel sözlükler hakkında eleştirel bir yazı için bknz: (13)
  • "Çingene kavgası": Önemsiz atışmalarla başlayıp küfürlerle devam eden kavgaları anlatmak için kullanılan bu deyim, Romanları kavgacı olarak betimler.
  • "Çingene kılıklı": Çirkin kişileri betimlemek için kullanılan bu deyim, Romanları aşağılama amacı güder.
  • "Çingene kızı hatun olmaz, dilenmezse karnı doymaz.": Romanları aşağılayan bu ırkçı atasözü, Romanlara "karaçı" denen Şanlıurfa yöresinde de kullanılmaktadır: "Karaçı kızı hatun olmaz, dilenmezse karnı doymaz."
  • "Çingene maşası": Çirkin, kara kuru kişilere söylenen ayrımcı bir deyim.(14)
  • "Çingene palamudu": Palamudun en küçüğünü ifade etmek için söylenen bu halk deyişi, Romanları aşağı görme amacı güder.(15)
  • "Çingene parası": Bozuk para anlamına gelen bu deyim, Romanları yoksullukla özdeşleştirir.
  • "Çingene pembesi": Zevksiz renk seçimi anlamında kullanılan bu ayrımcı deyiş, Romanların giyim ve estetik anlayışını aşağılar.
  • "Çingenede kapaklı sahan olmaz": Romanları yoksullukla özdeşleştiren ayrımcı bir atasözü.
  • "Çingeneden çoban olmaz, Yahudi’den pehlivan": Bu ırkçı atasözüne göre, Çingene dürüst ve Yahudi cesur olmadığı için bunlar, sırasıyla, çoban ve pehlivan olamazlar.
  • "Çingenenin ekmeği rüyasına girer.": Romanları aşağı gösteren ırkçı bir atasözü.
  • "Çingenenin ipini kendisine çektirirler.": "Değersiz, önemsiz kişilerle uğraşılmaz" anlamında kullanılan ve Romanlara gönderme yapan ırkçı bir atasözü.
  • "Çingenenin mahkemeye gidişi gibi"(16): Romanları aşağı gösteren ırkçı bir deyim.
  • "Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış."(17): Romanları sorumsuz ve ellerine fırsat geçtiğinde en yakınlarına dahi ihanet edecek derecede hain olarak betimleyen ırkçı bir atasözü. Aslında bu atasözü, 16. ve 17. Yüzyıllarda Osmanlı toplumunda ilk kez Türklere yönelik olarak kullanılmıştır. Bknz: Türklere Yönelik Türkçe Ayrımcı Deyiş, Deyim ve Atasözleri Kategorisi.
  • "Çingeneye saray vermişler, bahçesinde çadır kurup oturmuş.": Romanlar üzerine söylenen geleneksel basmakalıp yargıları destekleyen ayrımcı bir atasözü.
  • "Çingeneyi paşa yapmışlar, "Şu ağaçlardan ne güzel kasnak olur?" demiş.: Romanları aşağılamaya yönelik ırkçı bir deyiş.
  • "Çingeneyle ahbap olanın mükafatı kalbur olur.": Romanları aşağılayan başka bir ırkçı deyiş.
  • "Herkes sakız çiğner, ama Çingene kızı tadını çıkarır."(18): "Bir işi iştahla ve dikkat çekecek şekilde yapacak kişi, o işin meraklısıdır." anlamında kullanılan ayrımcı bir deyiş. (Aynı deyiş, "Herkez sakız çiğner, ama Kürt kızı tadını çıkarır" şeklinde de söylenmektedir.)
  • "Kızı (kendi) gönlüne bırakırsan, ya çingeneye varır (kaçar), ya davulcuya."(19): Hem ayrımcı hem de cinsiyetçi olan bu deyiş, "Kızı (kendi) gönlüne bırakırsan, ya davulcuya varır (kaçar), ya zurnacıya" şeklinde de söylenmektedir.
  • "Mart ayların çingenesidir."(20): Bu ayrımcı deyiş, Mart ayının ne yapacağı belli olmayan, dolayısıyla güvenilmeyen bir ay olduğunu Romanlar üzerinden anlatır.
  • "Sen bir garip çingenesin, telli (gümüşlü) zurna nene gerek."(21)"Kişi, sahip olduğu konumun üstünde bir işe kalkışmamalıdır." anlamında kullanılan Romanları toplumun fakir ve aşağı tabakası olarak gösteren ayrımcı bir deyiş.
  • "Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler.": "Mert çingene hırsızlığıyla övünür" anlamına gelen bu ayrımcı atasözü, kötü eylemlerle övünülmez anlamında kullanılmaktadır. Türkçe'de Romanları ifade etmek için, "Çingene" terimine ek olarak, "Kıpti" terimi kullanılmaktadır. Sayıları 10 ila 20 milyon arasında olduğu sanılan ve Mısır'da yaşayan Hıristiyan bir etno-sosyal topluluk olan Kıptilere Romanları ifade etmek için yapılan bu gönderme ile Batı dillerinde Romanlar için kullanılan "gypsy" kelimesinin kökenleri arasında etimolojik olarak merak uyandıran bir çakışma vardır. Nitekim, Türkçe'deki "çingene" terimi, Yunanca'daki "tsinganos" ("τσιγγάνος") kelimesinden türemiş ve bu kelime de, Eski Yunanca'da "Mısırlı" anlamında kullanılmıştır. Bütün bunlar, Roman halkının Mısırlı olduğuna inanıldığını göstermektedir.
* Bu kategoriye katkıda bulunan Sanem Koç, İsmail Yiğit ve Özden Altunay'a teşekkür ederim.

1. Celal Üster, "Çingeneler: Dünyanın Günah Keçileri", Radikal, 30.07.2004, http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=2940
2. Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı, İstanbul: İthaki Yayınları, 3. Baskı, 2007, s. 104.
3. Şevkiye Kazan, "Yöremiz Atasözleri ve Deyimleri ile Mahalli Söyleyişlerinden Derlemeler", I. Burdur Sempozyumu, s. 1542, http://sempozyum.mehmetakif.edu.tr/1burdursempozyumu/cilt14/14.13.pdf
4. Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Karaman Halk Kültürü, Atasözleri ve Deyimler, http://www.karamankulturturizm.gov.tr/
5. Kemal Tahir, Rahmet Yolları Kesti, İstanbul: İthaki Yayınları, 4. Baskı, 2011, s. 62.
6. Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü, İstanbul: İnkilap Kitabevi, m. 790.
7. A.g.e., m. 791.
8. Üster.
9. Kazan, s. 1542.
10. Aksoy, m. 792.
11. Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.
12. Aksoy, s. 34.
13. Ali Mezarcıoğlu, "Sözlüklerde Çingelere Küfretmek Serbest midir?", cingeneyiz.org, 14.11.2010, http://www.cingeneyiz.org/sozlukgundem.html
14. Üster.
15. A.g.e.
16. Aksoy, m. 1985.
17. A.g.e., m. 793.
18. A.g.e., m. 1440.
19. Yaşar Kemal, İnce Memed, Cilt. I, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 10. Baskı, 2006, s. 90.
20. A.g.e., m. 1985.
21. A.g.e., m. 2240.